Nilay Şanlı
Çok kıymetli okurum,
Başıma gelen tuhaf bir olaydan yola çıkarak bu hikâyeyi yazdım. 1980 yılında İstanbul’da doğdum ve ilkokulu bitirene kadar orada yaşadım. O tarihlerde televizyonda sadece birkaç kanal vardı ve ben bazı reklam filmlerinde oynadım.
En sevdiğim reklam çikolata reklamıydı. Set aralarında o kadar çok çikolata yerdik ki anlatamam. Fakat sabun reklamında canımı sıkan bir olay oldu. O sahnede pijamalarımla lavaboda ellerimi yıkamam gerekiyordu. Görevli abla gelip lavaboyu suyla doldurdu ama içine bulaşık deterjanı dökerek suyu köpürttü. Sonra da elime sabunu verip ellerimi yıkamam gerektiğini söyledi. Ben itiraz ettim. “Bu köpük, sabunun köpüğü değil ama.” dediğimi çok iyi hatırlıyorum. Abla sadece gülümsedi. Beni ciddiye almamıştı. Ben itiraz etsem de o sahne planladıkları gibi çekildi. Gerçeğe uygun olmaması beni oldukça üzmüştü.
Reklamlardan daha önemli bir konu ise haberler. Haberciler insanlara gerçeği yansıtmaktan sorumlular. O yüzden oldukça kıymetli ve meşakkatli bir meslek. İşte hikayemiz bu bakış açısıyla ortaya çıktı.
Üniversiteyi Eskişehir’de okudum. Anadolu Üniversitesi’nin Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünden mezun olduktan sonra Londra’ya gittim. 1,5 sene orada yaşadıktan sonra büyük bir özlemle ülkeme döndüm. Çeşitli seyahat acenteleri ve otellerde çalıştım. Evlenip anne olduktan sonra ise çocuklar için kitap yazmaya başladım. Umarım çok severek yazdığım bu kitabı keyifle okursun.
Sevgiyle yanaklarından öpüyorum.
Eserler yükleniyor...