Sabahattin Ali
Cumhuriyet Dönemi’nin önde gelen yazarlarından biri olan Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907’de Bulgaristan’ın Gümülcine sancağına bağlı Eğridere’de doğar. Babası Piyade Yüzbaşı Ali Salahattin Bey, annesi Saniye Hanım’dır. İstanbul Üsküdar’da eğitimine başlayan Sabahattin Ali; Çanakkale, Edremit, Balıkesir ve en son İstanbul Muallim Mektebi’nde (1926-1927) eğitim görür. Bir yıl Yozgat’ta ilkokul öğretmenliği yapar. 1928’de devlet bursuyla Almanya’ya gönderilir. 1930’da geri döndüğünde Aydın, Konya ve Ankara’da Almanca öğretmenliği yapar. İlk toplumcu hikâyelerini bu yıllarda yayımlamaya başlar. Aydın’da solculuk iddiasıyla üç ay hapiste kalır ve beraat eder. Konya’da bir arkadaş toplantısında okuduğu “Memleketten Haber” adlı şiirinden dolayı Atatürk’e hakaretten 7 Ocak 1932’de on dört aya mahkûm edilir ve memurluk kaydı silinir. 12 Mayıs 1933’te Sinop Hapishanesi’ne nakledilir. Cumhuriyet’in onuncu yılı nedeniyle 29 Ekim’de çıkarılan genel aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuşur. 1934’te Ankara’ya iş için geldiğinde fikirlerinin değiştiğini gösteren bir yazı yazması istenir. Atatürk için yazdığı “Benim Aşkım” adlı şiiri 15 Ocak 1934’te Varlık dergisinde yayımlanır. Eylül 1934’te öğretmenliğe başlar. Halk şiiri etkisindeki Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı şiir kitabı yayımlanır. 16 Mayıs 1935’te Aliye Hanım’la evlenir ve kızı Filiz (1937) dünyaya gelir. Anadolu gerçekliğini anlattığı ilk hikâye kitabı Değirmen (1936) çıkar. Max Kemmerich’ten tercüme ettiği Tarihteki Garip Vakalar (1936) yayımlanır. Daha sonra peş peşe Kağnı (1936), Ses (1937), Yeni Dünya (1943), Sırça Köşk (1947) adlı hikâye kitapları Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940) ve Kürk Mantolu Madonna (1943) adlı romanlarını ve Ignazio Silone’nin Fontamara (1943) adlı roman tercümesi yayımlanır. Daha başka tercümeler de yapar. Yayımlandıklarında Kuyucaklı Yusuf ve Sırça Köşk’ten dolayı mahkemelik olur. 1938’de askerliğini teğmen olarak yapar. Aynı yıl Devlet Konservatuarı’nda Carl Ebert’in tercümanlığı görevi verilir. Nihal Atsız’ın Orhun dergisindeki bir yazısından dolayı yayın yoluyla kendisine hakaret eden Nihal Atsız’ı mahkemeye verir ve mahkemeyi kazanır. 11 Aralık 1945’te solcu olmak iddiasıyla Bakanlık emrine alınır ve işsiz kalır. İstanbul’da Aziz Nesin’le Markopaşa (25 Kasım 1946) adlı mizah dergisini çıkarır. Buradaki bir yazısından dolayı Üsküdar’daki Paşakapısı’nda üç ay tutuklu kalır. Yine Zincirli Hürriyet’teki bir yazısından dolayı kovuşturma geçirir. Bir kamyon alıp nakliyeciliğe başlar. Pasaport alamadığı için kaçak yollardan yurt dışına çıkmak ister. 26 Haziran 1948’de cansız bedeni Kırklareli’nin Sazara Köyü yakınlarında bulunur. 30 Nisan 1949’da Kırklareli’nde yapılan mahkemede katil Ali Ertekin, cinayeti millî duygularla işlediğini söyler. Dört yıl hüküm giyen katil 15 Ekim 1950’de çıkarılan Af Yasası’ndan yararlanır ve serbest kalır. Mahkeme sürecinde Sabahattin Ali’ye ait olduğu söylenen cesede otopsi yapıldığı hâlde, ceset ortadan kaybolur ve Sabahattin Ali’nin bugün bir kabri bulunmamaktadır. 41 yaşında öldürülen Sabahattin Ali’yle ilgili sis perdesi bugüne kadar aralanmış değildir.
Eserler yükleniyor...