MACERA BAŞLIYOR!

Görme engellidir, Murat. On iki yaşına kadar hiçbir şey görememiştir. Sevdikleri anlatmıştır ona çevresini. O ise hayal etmekle yetinmiştir. Güneş’i, bulutu, gökyüzünü; çiçeği, böceği, gelinciği… Hatta renkleri...

Ve bir gün gözleri dünyaya açılır Murat’ın. Yıllarca içinde biriken merakı onu harekete geçirir. Her şeyi görmek, öğrenmek ister. Fakat yalnızca gördükleriyle yetinmez. Daha fazlasını bilmek ister. Bunun için de sorular sorar. Doğru ve yerinde sorular…

“Dağların hazine olduğunu biliyor muydunuz?”

“Güneş’ten aşçı olur mu dersiniz?”

“Peki, yıldızlar spot ışıklar olabilir mi?”

Murat’ın görme ve öğrenme macerasına katılmaya ne dersin?

Kitabın kahramanı Murat, okurlar tarafından model alınacak şekilde anlatılmıştır. Kitabın kahramanı çevresinde gözlemlediği varlıklardan yola çıkarak Allah'ı tefekkür ediyor.

"Doğrusu gerçekleri pek neşeli bir şekilde anlatıyorsunuz çocuklar. Bundan böyle ben de sizinle dolaşayım bari, bilmediğim şeyleri öğrettiniz. Bugün on yaş gençleştim. Aferin size, aferin."

Günlük hayatta sık karşılaştığımız olaylara ve varlıklara farklı bakış açısı kazandırır. Okur, kitapla birlikte çevre duyarlığı, canlılara karşı şefkat, küçük şeylere dahi değer vermeyi algılar. Aile sevgisi, sabır, sevgi, yardımlaşma gibi evrensel değerler kitap akışı içinde ustalıkla hissettirilir. Bilgi ve öğrenmeye dair işlenmiş özendirici anlatım okuru bunlara teşvik eder.