Ayıcık Babu’nun zamanı yoktur! O kadar meşguldür ki ne arkadaşlarına selam verir, ne birine çarptığında özür diler, ne de kalbinin sesini duyar. Ta ki en kıymetli eşyası olan saatini kaybedene kadar…

Saatini bulmak için arkadaşlarının yardımına başvuran Babu, bu yolculukta bambaşka bir şeyi bulur: zamanın gerçek anlamını.
Arkadaşlık, paylaşmak ve kalbini dinlemek üzerine sıcacık bir hikâye olan Aceleci Ayıcık Babu, çocuklara sevdiklerimize vakit ayırmanın, hayatı yavaşça yaşamanın güzelliğini lirik bir dille anlatıyor.

“Bu bitmek bilmeyen koşturmacanın içinde senin hiç dinlemediğin başka bir tik-tak daha var. Eğer içindeki saati dinlersen aradığını bulacaksın.”

Aceleci Ayıcık Babu, çocuklara “zamanın” sadece dakikalarla ölçülen bir şey olmadığını, kalbimizle hissettiğimiz bir değer olduğunu hatırlatır. Babu’nun saatini kaybetmesi, aslında kendi iç sesini ve farkındalığını bulmasının simgesidir. Bu hikâye, çocuklara empati, paylaşım, sabır ve dikkatli olma becerilerini kazandırır. Günümüzün hızlı dünyasında, “durup nefes almayı” ve çevresindeki güzellikleri fark etmeyi öğretir. Kısacası, çocuklara hem “iyi bir dost olmanın” hem de “zamanı kalple hissetmenin” önemini anlatan zarif ve duygulu bir eserdir.