Leo’nun en büyük korkusu, uçan böceklerdi. Hele ki arılar… Onlar tam bir felaketti! Ama bir gün, parkta karşılaştığı küçük bir arı, onu hiç beklemediği bir maceraya sürükledi.

Korkuyla kaçmaya başladı, ama kaçtıkça işler daha da garipleşti. Bir arının peşinden önce sokaklara, sonra denize, derken uzayın derinliklerine kadar savruldu! Ama sonunda Leo, kaçmanın değil, korkularıyla yüzleşmenin asıl çözüm olduğunu fark etti.

Küçük bir arı, büyük bir korkuyla başa çıkmanın anahtarı olabilir mi?

"Leo, sadece derin bir nefes alarak neşeli bir şarkı mırıldandı."

Bu hikâye, çocuklara korkularıyla baş etmeyi öğretirken aynı zamanda önyargılarını sorgulama becerisi kazandırıyor. İlk bakışta korkutucu görünen şeylerin aslında zararsız olabileceğini fark etmelerini sağlıyor. Paniklemek yerine sakin kalmanın ve durup düşünmenin gücünü vurgularken, doğaya karşı bir sevgi ve merak da aşılıyor. Özellikle arılar gibi küçük canlıların önemini anlamaya teşvik ederek empati ve saygı duygularını geliştiriyor.