“Ya birinci olurum ya hiç!”

Yaman Kayaalp, 11 yaşında harika çalışan beyne sahip bir dâhi! (Şey… En azından kendisi öyle düşünüyor…)
O bir beğeni avcısı! Alkışları, beğenileri, birincilikleri toplamaya bayılıyor.
Hayatta sadece iki seçenek olduğuna inanıyor:
Ya kazanmak ya kaybetmek.
Ya parlamak ya sönmek.
Ya tarihe geçmek ya da unutulmak.

Derken bir gün… Ona tek başına alkışlanamayacağı bir görev veriliyor.

Bu kez sahneyi tek başına doldurması değil, başarıyı paylaşması isteniyor.
Ama paylaşmak, Yamanca sözlüğünde hiç olmayan bir kelime.
Bir proje, bir ekip, bir sürü fikir çatışması…
Ve Yaman’ın hiç alışık olmadığı bir şey: yanılmak.

Yaman, kendi beyninin kurduğu tuzakları fark ettikçe asıl sorulara yaklaşıyor:
“Gerçek başarı neye benzer?”

“Alkış almadan başarılı olunur mu?”

“Birileri bakmazken de başarılı mıyım?”

Peki sen Yaman'ın bu soru dolu macerasına ortak olmaya hazır mısın?

“Gerçek başarı, en önde olmak değil; birlikte üretebilmektir.”

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli “Duygusal Gelişim”, “Ahlaki Gelişim” ve “Sosyal Beceriler” başlıklarıyla doğrudan örtüşür. Eylem-değer-erdem dengesini örnek olaylarla somutlaştırır. Sınıf tartışmaları ve drama çalışmaları için güçlü bir zemin oluşturur. Başarı ve alkış alma kavramlarını ayırt eder, sorgular. Rekabet, kıskançlık, iş birliği, iç ses, öz farkındalık gibi kavramları işler. Çocukların hem düşünme hem hissetme becerisini artırır.