Burası Karamürdüm. Burada birbirinden renkli karakterler yaşar. Kimler yok ki mahallemizde… Patavatsızlar Kraliçesi Seçkin Teyze, türlü olaylara sebep olan Bakkal Hilmi Amca, mükemmel adam (!) Görkem Başar, süper stand-uppçı (!) Mert ve tabii ki muhteşem çocuk Muhteşem…

En sevdiklerim ise güzel yürekli öğretmenlerim, kocaman yürekli Süleyman, geleceğin aşçısı Yasemin, bir görünüp bir kaybolan dostum Can…

Ve tabii ki ben! Benim adım, Şeyy… Şeyyy işte… Yavuz Kahraman KOCAGÜLLE!

Ama bazen adımız ya da soyadımız bize hiç benzemez. Varsın benzemesin! Ne olmuş boyum kısaysa? Kocaman olmasam ne çıkar? Ben kendi hikâyemin kahramanıyım! Bu kahramanlık yolunda bana eşlik etmeye var mısın?

Herkesin kendine has özellikleriyle güzel olduğunu anlatırken çarpık güzellik anlayışını mizahi bir dille eleştiren Benim Adım Şeyy, zorbalığın gençlerin üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. 

“Beni üzmeyeceksin, aksine benimle bunları paylaştığın için mutlu olup seni anlamaya ve yardım etmeye çalışacağım. Eğer ki kendini biraz olsun daha iyi hissedersen ben daha da mutlu olacağım. Çünkü birine yardımcı olduğunu bilmek, iyi insanlar için en büyük mutluluk kaynaklarındandır.”

Benim Adım Şeyyy, İlk Genç okurlarına; Zorbalığın çocukların, gençlerin üzerindeki olumsuz etkilerini, arkadaşlığın, aile desteğinin bu gibi durumlarda ne kadar önemli olduğunu, birbirinden farklı görünen kişilerin birbirlerini desteklediğinde en harika dost olabileceklerini, en sevilmeyen derslerin bile eğlenceli bir ekip çalışmasıyla çok sevilen derslere dönüşebileceğini, zorlukların üstesinden sevgi (Özellikle öz sevgi!) ve azimle gelinebileceğini gösteriyor. Herkesin kendine has özellikleriyle güzel olduğunu anlatırken çarpık güzellik anlayışını mizahi bir dille eleştiriyor. Tüm bunları aktarırken okurları kahkahalarla güldürmeyi ihmal etmiyor. Bu kitap, genç okurlara zorbalık gibi zor bir konuyu güldürerek, eğlendirerek anlatmayı başaracak.