INSTAGRAM PAYLAŞIMLARI
Kılıcın Efendileri I: Samuray
Kılıcın Efendileri Serisi Samurayların Nefes Kesen Hikâyesiyle Başlıyor...
Marka | : Timaş Tarih |
Kitaplık | : Tarih Kitaplığı |
Diziler | : Savaş Tarihi |
Sayfa / Ebat | : 272s. / 13,5x21 |
İlk ve Son Baskı | : Kasım’19 / Kasım’19 |
Baskı Sayısı | : 1 |
ISBN | : 978-605-08-3163-4 |
Barkod | : 9786050831634 |
Alt Başlık | : Kılıcın Efendileri I |
KDV Dahil Fiyat
Arka kapak
Erdal Küçükyalçın “Kılıcın Efendileri” adlı yeni bir seriyle okuyucusuyla buluşuyor. Bu serinin ilk kitabı Japon tarihini şekillendiren savaşçı sınıf samuraylar...
Asya’da sömürgeleştirilememiş nadir bağımsız uluslardan biri olan Japonların sanayileşme ve modernleşme çabalarını nasıl başarıya ulaştırabildiği hep merak edilen bir husustur. 1853 yılında Amiral Matthew Perry komutasındaki Amerikan filosu Tokyo açıklarında belirerek hükümeti dışa açılmaya zorladığında Japonya katı bir şekilde kastlara ayrılmış, dünyadaki endüstriyel ve kültürel değişimlerden uzak, dış dünya ile ilişkisi Nagasaki yakınlarındaki Dejima adlı küçük bir adaya girişine izin verilen Hollandalı tüccar ve gemicilerden aldığı bilgilerle sınırlı bir devletti. Ancak Japonların “Kara Gemiler” dediği Amerikan gemilerinin tetiklediği değişim hareketi kısa süre içinde kurulu düzenin bozulmasına yol açacaktı. Yepyeni bir dinamizmle, hızla modernleşen Japonya, 1905 yılında, Rus-Japon Savaşı’nda koca Rus İmparatorluğu’nu dize getirerek Batılıların “Büyük Devletler” ligine kabul edilen bir devlete dönüşecekti.
Bu bir “Japon mucizesi” miydi? Hayır, hiçbir sonuç sebepsiz olmayacağı gibi hiçbir başarı da nedensiz değildir. Bu başarının altında yatan unsur samuraylar ve onların dünya görüşünü şekillendiren “Buşido” yani “Savaşçının Yolu” düşüncesiydi...
Küçükyalçın bu çalışmasında, öncelikle samuray sınıfının tarihî akış içerisindeki gelişim sürecini, devlet mekanizmasının oluşumunu ve samurayları doğuracak olan askerî teşkilat denemelerini ele alıyor. Bununla birlikte Japon devletinin merkeziyetten adem-i merkeziyete savruluşu ile yerel güç odakları olarak ortaya çıkan derebeyleri ve feodal düzeni inceliyor. Sonrasında ise Buşido düşüncesinin gelişimini ve “Yol” kavramını onu besleyen kaynaklar üzerinden ele alarak kavramın samurayların düşünce dünyalarıyla kültürel hayatlarına nasıl yansıdığını akıcı bir üslupla anlatıyor.