
Anadolu'nun Ruhu
Mahmud Erol Kılıç, "tasavvuf"a hakkının ne zaman teslim edileceğini soruyor, soruşturuyor, sorguluyor...
Marka | : Sufi Kitap |
Kitaplık | : Sufi Kitaplığı |
Diziler | : Tasavvuf Sohbetleri |
Sayfa / Ebat | : 232s. / 13,5x21 |
İlk ve Son Baskı | : Ocak’18 / Haziran’25 |
Baskı Sayısı | : 8 |
Kapak Tasarım | : |
ISBN | : 978-975-9161-54-5 |
Barkod | : 9789759161545 |
Üst Başlık | : TASAVVUF,FELSEFE,SİYASET KONUŞMALARI |
365.00 TL
KDV Dahil Fiyat
Arka kapak
Anadolu’nun Ruhu, Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’la tasavvuf, felsefe ve siyaset üzerine yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Kılıç, söyleşi-kitap türündeki eserde genel manada ezoterizmin, hususi manada irfani geleneğin felsefi referans arayışındaki modern Türkiye’ye sunduğu imkânları ortaya koyuyor.
Dünyada tasavvuf düşüncesi alanında söz sahibi olan Kılıç, gelenekteki dört katmanlı din anlayışının dinî tefekkür dünyasındaki sığlık ve yüzeyselliğin terapisinde nasıl önemli bir yere sahip olduğunu örneklerle anlatıyor. Peygamber dilinden söylenen "Rabbim bana şeylerin hakikatini göster" düsturunu insani hayatın her alanına taşıyarak suretten manaya, kılıftan öze doğru bir yolculuğa çıkmanın “anlama”daki önemini vurguluyor. Osmanlı ariflerinin "Biz iki anneden süt emdik" sözlerinin izini sürerek İbn Arabî ve Mevlânâ'dan Anadolu insanının aydınlanmasındaki iki büyük kurucu figür olarak bahsediyor.
Bu söyleşiler bütününden çıkan mesaj çok çarpıcı. Kılıç, tarihte hiçbir kurucu rolü olmamış marjinal grup ve düşünüş tarzlarının dahi imtiyazlar elde edebildiği günümüzde mazlum "tasavvuf"a hakkının ne zaman teslim edileceğini soruyor, soruşturuyor, sorguluyor...
Dünyada tasavvuf düşüncesi alanında söz sahibi olan Kılıç, gelenekteki dört katmanlı din anlayışının dinî tefekkür dünyasındaki sığlık ve yüzeyselliğin terapisinde nasıl önemli bir yere sahip olduğunu örneklerle anlatıyor. Peygamber dilinden söylenen "Rabbim bana şeylerin hakikatini göster" düsturunu insani hayatın her alanına taşıyarak suretten manaya, kılıftan öze doğru bir yolculuğa çıkmanın “anlama”daki önemini vurguluyor. Osmanlı ariflerinin "Biz iki anneden süt emdik" sözlerinin izini sürerek İbn Arabî ve Mevlânâ'dan Anadolu insanının aydınlanmasındaki iki büyük kurucu figür olarak bahsediyor.
Bu söyleşiler bütününden çıkan mesaj çok çarpıcı. Kılıç, tarihte hiçbir kurucu rolü olmamış marjinal grup ve düşünüş tarzlarının dahi imtiyazlar elde edebildiği günümüzde mazlum "tasavvuf"a hakkının ne zaman teslim edileceğini soruyor, soruşturuyor, sorguluyor...
Editörün görüşü
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç Hoca, tasavvuf sahasının yetkin isimlerinden biri olarak yine bir başka meslektaşı Ercan Alkan Hoca'nın tasavvuftan ezoterizme, şiirden sanata yansıyan farklı konulardaki sorularını cevaplandırıyor. Bu söyleşi kitabı okurken hocanın anlattıkları ve işaret ettikleri hususlar pek çok yeni perspektif ve mevzunun kapısını aralamaktadır.
En önemli cümle
Meselâ İbn Arabî 64 ciltlik bir Kur’ân tefsîri yazmıştır ki bu tefsir,
ehl-i zâhir tarafından yakılmıştır, bâzı küçük bölümleri dışında
günümüze ulaşmamıştır. Elimize ulaşan kısımlarda der ki: Ben
Kur’ân’ın bir âyetini alıyorum, onu önce şerîat çekmecesinden,
yâni gramer çekmecesinden çekiyorum, açıklıyorum, tekrar yerine
kapatıyorum. Sonra aynı âyeti bir üst çekmeceden çekiyorum ve
tarîkat açısından açıklıyorum. Yâni “yol” açısından, daha üst mertebeye
çıkmanın yolu açısından bu âyette kişinin çıkacağı yolculuk
esasları nelerdir, açıklıyorum. Onu da yerine koyuyorum ve sonra
en üst anlam katmanı düzeyinden tekrar aynı âyeti ele alıyorum.
Bu sefer hakîkat ve mârifet düzeyinde tekâbül ettikleri açısından
açıklamaya çalışıyorum.