Arka kapak
Prof. Dr. İlyas Gökhan; Felaketler Çağı: Orta Doğu’da Kıtlık, Kara Veba ve Salgın Hastalıklar (1200-1405) isimli bu çalışmasıyla, Türk etkisinin bin yıl sürdüğü Orta Doğu’yu, özellikle, 13. ve 14. yüzyıllarda Mısır ve Suriye’yi merkeze almakla birlikte bu coğrafyanın geniş hinterlandında görülen kıtlık, Kara Veba ve salgın hastalıkları, bunların çıkış sebeplerini, yayılmalarını, etkilerini ve sonuçlarını anlatıyor. Bilhassa bir pandemi haline gelen Kara Veba’nın Asya’da çıkışı ile Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılışını ayrıntılı şekilde ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra söz konusu dönemlerde hüküm süren Eyyûbî ve Memlûk devletlerinin yönetici unsurlarıyla halkın yaşanan bu felaketler karşısındaki tutumlarını da gözler önüne seriyor.
Kıtlık ve salgın hastalıkların kent, kasaba ve köylerin demografik yapısını nasıl etkilediğine değinen İlyas Gökhan; ölümler ve göçler nedeniyle Mısır’da tarım alanlarının, çiftliklerin ve köylerin terk edildiğini, kentlerde ise pek çok mal, mülk ve servetin sahipsiz kaldığı için devlet hazinesine aktarıldığını belirtiyor. Kıtlık nedeniyle gıda maddelerinin fiyatlarının aşırı arttığını, bazı ürünlerinin ise yüz kat pahalandığını ifade eden Gökhan, kıtlığın açlığa dönüştüğü dönemlerde insanların hayatta kalabilmek için kedi, köpek ve hatta insan eti yemek zorunda kaldığına dikkat çekiyor.
Asırlar önce milyonlarca insanın ölümüne neden olan Kara Veba ile günümüzde dünyayı kasıp kavuran koronavirüs (Covid19) arasındaki benzerliklere değinen İlyas Gökhan, her iki salgın arasında yüzlerce yıl olmasına rağmen ortak siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel sonuçlar doğurduğunun altını çiziyor.
Editörün görüşü
Prof. Dr. İlyas Gökhan, Felaketler Çağı: Orta Doğu’da Kıtlık ve Salgın Hastalıklar (1200-1405) adlı eserinde 13. ve 14. yüzyıllarda Mısır ve Suriye’deki kıtlıkları ve salgın hastalıkları incelerken aslında bir teknik tarih anlatısının ötesine geçerek bize öncelikle bu dönemlerde söz konusu toplumların demografik, sosyolojik, ekonomik, dini ve diğer birçok yönden fotoğraflarını çekiyor. Eserin bir kısmında sayısal verilerle zamanın mevcut durumunun kuşbakışı görüntüsü veriliyor. Sonrasında bölgenin geniş coğrafi yapısını ve bu coğrafyanın toplum üzerindeki etkileri detaylı olarak veriliyor. Bunların yanında yazar aynı zamanda veba salgınının bilimsel yapısını da oldukça detaylı olarak anlatıyor. Bu özelliğiyle söylemek mümkündür ki bu eserde Prof. Dr. İlyas Gökhan’ın derin, çok yönlü ve uzun soluklu araştırmasının nitelikli bir ürününü görüyoruz. Kullandığı kaynaklar itibariyle de okuyucunun güvenini kazanacak olan bu çalışma, bir disiplin olarak tarihin diğer sosyal ve beşerî bilimlerden ayrı olarak ele alınamayacağının da örneğini sunuyor.
En önemli cümle
“Yaşanan bu tarihî olayların günümüz dünyasına sunacağı bilgi birikimiyle toplumun bu tür olaylar karşısında önemli sorumlulukları taşıması şuuruna sahip olması gerektiği gerçeği ortaya çıkar. Zira milletin organize olmuş şekli olan devlet, bu sorumluluğun en üst noktasını teşkil eder. Dolayısıyla bilinçli toplum devletin yapılanmasına da doğru yönde etki edecektir.”
Bu kitap neden önemli
Prof. Dr. İlyas Gökhan’ın 13. ve 14. yüzyıl Mısır ve Suriye’sini merkeze alarak geniş bir hinterlantta görülen kıtlık ve veba salgınlarının sebeplerini, etkilerini ve sonuçlarını birçok yönden incelediği bu kitapta okuyucu, sadece doğal nedenlerden kaynaklanan kıtlık ve veba salgınlarını değil, ekonomik hayatı etkileyen siyasi ve sosyal olayları da okuma şansı bulacaktır. Prof. Dr. Gökhan, kendi araştırma dönemi içerisinde önce Eyyubilerin, sonra ise Memlûklerin hâkimiyet sürdüğü bu bölgelerde kıtlık ve veba salgınlarının kent, kasaba ve köylerin demografik yapısını nasıl etkilediğini bize incelikli olarak anlatıyor. Bölgelerin demografik yapısının sadece hastalık ve ölümlerle değil, aynı zamanda bu hastalıklardan kaynaklanan büyük göç dalgalarıyla da değiştiğini, farklı bölge ve kültürlerin insanlarının bir araya gelmesi birtakım toplumsal düzensizliklerin baş gösterdiğini ve dolayısıyla devletlerin yönetim stratejilerinin yönünün belirlendiğini; bunun yanında din, dil ve kültürleri farklı toplulukların bir araya gelmesi ve kaynaşması ile inanç kavramlarının doğduğunu ve uzun süre devam eden bu salgınlardan dolayı yüzbinlerce insanın psikolojisinin ve toplum yapısının nasıl sarsıldığını nicel ve nitel verilerle gözler önüne seriyor. Felaketler Çağı: Orta Doğu’da Kıtlık ve Salgın Hastalıklar (1200-1405) adlı eserinde İlyas Gökhan, tek yönlü ve toplumsal veçheleri birbirinden ayrı tutan tarih anlatılarına alternatif olarak veba salgınlarını tüm farklı yönleriyle inceleyerek bizlere oldukça bütüncül bir bakış açısı katıyor. Bunu yaparken ise Orta Doğu toplumlarını atalet içerisinde bırakan zihniyeti belli bir tarihî süreç içerisinde yaşanan olaylarla ortaya koymaya çalışması ve neticesinde ilmin önemini vurgulaması sebebiyle Türk tarih yazınında önemli bir yere sahip olacak.